12 Ağustos 2017 Cumartesi

KONGREYİ BEKLEDİK, AMA UMUTLARIMIZ GERÇEKLEŞMEDİ*




*Prof. Dr. Nadir Devlet'in Azatlık Radyosuna verdiği röportajın Türkçe çevirisi

 

Türkiye’de yaşayan bilim adamı Nadir Devlet, Dünya Tatar Kongresi kurultayında Tatar göçmenlerinin fikirlerini işitmek istemediler, diğer yandan ulusların dillerini yok eden Moskova’yı methederek konuşma yapanlara kürsü de verildi, onlar madalya ve teşekkür mektupları ile yüceltildi, demektedir. Kongre kurultayında söz verilmeyen delegelerin tebliğlerini yayınlamaya devam ediyoruz. Nadir Devlet Azatlık okuyucuları için kurultay ve Tataristan hakkındaki fikirlerini yolladı.


Kazan’da gerçekleşen Tatar kongresi kurultayında, 5 yılda bir kere gerçekleştiğinden ve çeyrek asırlık bir tarihe eriştiğinden, çok fazla sonuçlar beklendi.


Kurultaya çok miktarda misafir davet edilmiş idi. Bedava iaşe-ibate,  ekspedisyonlar, konserler için Tataristan hükümetine katılanların sırf teşekkür etmeleri bekleniştir. Ancak dilin kemiği yok. Onların affına sığınırım.


Bu kurultayda nasılsa Ferit Muhammetşin tenkite mahal bırakmadı. Toplantıyı aynen Komünizm dönemindeki gibi yönetti.

Benim esas gayem kurultay delegelerine ve yöneticilere birkaç takdimi söylemek idi. 1992’deki birinci kurultayda mücadele ederek olsa da söz alabilmiştim. O zaman ortam daha özgür idi. Bu sefer nedense (Parlamento sözcüsü) Ferit Muhammetşin tenkite izin veremedi. Tenkite kalkışan tek bir şahsı yazar Feüziye Bayramova’yı o ve (eski Devlet Başkanı) Şeymiyev birlikte susturdular.

Profesör Reşit Süneyev’e yarım saat Rusça konuşma yapmasına, aynı şekilde Profesör Robert Nigmetullin’in “Rus olmaz ise Tatar olamaz” şeklinde Moskova yanlısı sözlerine, yalnız izin değil, hatta madalyalar da verdiler. Benim sunmak istediğim tebliğimden birkaç cümle ise aşağıdaki gibi idi:

“Biz uzak diasporada yaşayan yaşlı nesil için Tataristan kutsal bir yer. Dolaysıyla da Tataristan’ın başarılarına seviniyor, uygunsuz gelişmelere üzülüyoruz. 

Bilhassa Türkiye’de yaşayan bizler 2015 yılı sonunda Rusya Federasyonu ile aralarımız bozulunca çok üzülmüş idik. Neyse 2016 ortalarında tekrar, eskisi kadar olmasa da, aralarımız düzelmeye başladı.

Son 5-10 yılda Moskova Tatarların milli değerlerini geliştirmeye engeller koyarken, dini faaliyetlerine artırmaya sonsuz imkân verdi, hatta belki emretti de diyebiliriz. Bu faaliyetler için harcanan milyarlarca Ruble, şüphesiz devlet bütçesinden karşılanmıştır. Fakat ulusal faaliyetlere gelince, ona para bulunamamaktadır. Ayrıca Tataristan’ın gelirinde hayli bir miktar Moskova’ya yollanmaktadır.


Yabancı misafirler Kazan’ı Tatar değil, Rus şehri olarak görmektedirler.

Kazan bir hayli uluslararası spor, akademik ve ekonomik toplantılara ev sahipliği yaptı. Fakat nasılsa da buraya gelen yabancı misafirler Kazan’ı Tatar değil, Rus şehri olarak gördüler.

Geçen ay Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Yoşkar-Ola’da yaptığı konuşmada “İnsana ana dili olmayan bir dili mecburi okutma, Rus dilini okutulma seviyesini düşürmek gibi- kabul edilmez bir durumdur” demesi, Tatar dilini okutmaya baskını artığı bir süreçte, bizleri huzursuz eden bir açıklama oldu.

Gerçek şu ki, Tatarların büyük kısmı ana dilini ya bilmiyor, ya da kullanmıyor. Başka bir şekilde açıklarsak, Tatar dilini bilenlerin sayısı her geçen gün azalıyor. Her kongrede ben yöneticilerden Tatar dilinin kullanılmasını sağlamlarını rica ederdim. Şimdi artık, vatandaşlar kendileri talep etmediğine göre, bana da bu konuda susmak gerektiğini anladım.

(Moskova ile Kazan’ın arasındaki ilişkileri düzenleyen ) anlaşma da bu sene imzalanmayarak Tatarları zor duruma düşürdü. Moskova’da Kazan Hanlığını yıkan (1552) Korkunç İvan’ın heykeli kondu. Rus halkında Stalin’e muhabbet artarken, Stalinizm kurbanları unutuluyor. Bauman sokağına Süyümbike adını vermeyi engellediler.

Belki bu sembolik şeylere şikâyet yerine Yüksek Sovyet’te (parlamento) Tatarca konuşmaya başlamak gerekmektedir. Ufacık Taymır halkı özerklik statülerinin yeniden kazanmak için referandum yapılmasını talep etmektedir. Belki Tatarlar da kendi tarihi köklerini hatırlamaya başlarlar. Biliyorum bütün bunlar İngilizlerin tabiri ile (wishful thinking )”hayalperest düşüncelerdir”.

Tatar dilini muhafaza konusunu 7 Ağustos’ta Tataristan Yazarlar Birliğinde de konuştuk ve ümitsizliğe kapılmam kararı aldık.


Tataristan’da hiçbir şeyin, bilhassa siyasi yöneticiler ve yüksek memurlar safında, değişmediğini gördüm.

İki yıldan sonra geldiğim Kazan’da siyasi yöneticiler ve yüksek memurlar safında, herhangi bir değişiklik görmedim. 27 yıldır aynı görevi işgal edenler hala mevcut. Gıybet, dedikodu, iftira, rakiplerini suçlama ve küçümseme gündemden düşmemiş. Rüşvet, irtikâp, adam kayırma, akrabaları kollama ve yüceltmenin mevcudiyetini herkes biliyor, ancak kimse bundan açıkça bahsedemiyor. En basit sebebi ülkede demokrasi olmamasından kaynaklanıyor. Buna rağmen halkın bir kısmı ne olup bittiğini görüyor.

Özet: Kurultay bir hayli insana bayram oldu, ancak belki de bu sonuncusu idi. Çünkü Moskova da boş oturmuyor, iktidara yerleştirdiği şahısları, yabancı ülkelerde ise ”Avrupa Tatarları Alyansı” (son çeyrek asırda Rusya’dan göçenler için) gibi örgütleri ile Tatarları kontrol altında tutmaya gayret ediyor.





11 Ağustos 2017

Makale / röportajın Tatarca orijnali: http://www.azatliq.org/a/28669845.htlm