*Prof. Dr. Nadir Devlet'in Azatlık Radyosuna verdiği röportajın Türkçe çevirisi
Türkiye’de yaşayan bilim adamı Nadir
Devlet, Dünya
Tatar Kongresi kurultayında Tatar göçmenlerinin fikirlerini işitmek
istemediler, diğer yandan ulusların dillerini yok eden Moskova’yı methederek
konuşma yapanlara kürsü de verildi, onlar madalya ve teşekkür mektupları ile
yüceltildi, demektedir. Kongre kurultayında söz verilmeyen delegelerin
tebliğlerini yayınlamaya devam ediyoruz. Nadir Devlet Azatlık okuyucuları için
kurultay ve Tataristan hakkındaki fikirlerini yolladı.
Kazan’da gerçekleşen Tatar kongresi
kurultayında, 5 yılda bir kere gerçekleştiğinden ve çeyrek asırlık bir tarihe
eriştiğinden, çok fazla sonuçlar beklendi.
Kurultaya çok miktarda misafir davet
edilmiş idi. Bedava iaşe-ibate, ekspedisyonlar, konserler için Tataristan
hükümetine katılanların sırf teşekkür etmeleri bekleniştir. Ancak dilin kemiği
yok. Onların affına sığınırım.
Bu kurultayda nasılsa Ferit Muhammetşin
tenkite mahal bırakmadı. Toplantıyı aynen Komünizm dönemindeki gibi yönetti.
Benim esas gayem kurultay delegelerine
ve yöneticilere birkaç takdimi söylemek idi. 1992’deki birinci kurultayda
mücadele ederek olsa da söz alabilmiştim. O zaman ortam daha özgür idi. Bu
sefer nedense (Parlamento sözcüsü) Ferit Muhammetşin tenkite izin veremedi.
Tenkite kalkışan tek bir şahsı yazar Feüziye Bayramova’yı o ve (eski Devlet
Başkanı) Şeymiyev birlikte susturdular.
Profesör Reşit Süneyev’e yarım saat
Rusça konuşma yapmasına, aynı şekilde Profesör Robert Nigmetullin’in “Rus olmaz
ise Tatar olamaz” şeklinde Moskova yanlısı sözlerine, yalnız izin değil, hatta
madalyalar da verdiler. Benim sunmak istediğim tebliğimden birkaç cümle ise
aşağıdaki gibi idi:
“Biz uzak diasporada yaşayan yaşlı nesil
için Tataristan kutsal bir yer. Dolaysıyla da Tataristan’ın başarılarına
seviniyor, uygunsuz gelişmelere üzülüyoruz.
Bilhassa Türkiye’de yaşayan bizler 2015
yılı sonunda Rusya Federasyonu ile aralarımız bozulunca çok üzülmüş idik. Neyse
2016 ortalarında tekrar, eskisi kadar olmasa da, aralarımız düzelmeye başladı.
Son 5-10 yılda Moskova Tatarların milli
değerlerini geliştirmeye engeller koyarken, dini faaliyetlerine artırmaya
sonsuz imkân verdi, hatta belki emretti de diyebiliriz. Bu faaliyetler için
harcanan milyarlarca Ruble, şüphesiz devlet bütçesinden karşılanmıştır. Fakat
ulusal faaliyetlere gelince, ona para bulunamamaktadır. Ayrıca Tataristan’ın
gelirinde hayli bir miktar Moskova’ya yollanmaktadır.
Yabancı misafirler Kazan’ı Tatar değil,
Rus şehri olarak görmektedirler.
Kazan bir hayli uluslararası spor,
akademik ve ekonomik toplantılara ev sahipliği yaptı. Fakat nasılsa da buraya
gelen yabancı misafirler Kazan’ı Tatar değil, Rus şehri olarak gördüler.
Geçen ay Rusya Devlet Başkanı Vladimir
Putin’in Yoşkar-Ola’da yaptığı konuşmada “İnsana ana dili olmayan bir dili
mecburi okutma, Rus dilini okutulma seviyesini düşürmek gibi- kabul edilmez bir
durumdur” demesi, Tatar dilini okutmaya baskını artığı bir süreçte, bizleri
huzursuz eden bir açıklama oldu.
Gerçek şu ki, Tatarların büyük kısmı ana
dilini ya bilmiyor, ya da kullanmıyor. Başka bir şekilde açıklarsak, Tatar
dilini bilenlerin sayısı her geçen gün azalıyor. Her kongrede ben
yöneticilerden Tatar dilinin kullanılmasını sağlamlarını rica ederdim. Şimdi
artık, vatandaşlar kendileri talep etmediğine göre, bana da bu konuda susmak
gerektiğini anladım.
(Moskova ile Kazan’ın arasındaki
ilişkileri düzenleyen ) anlaşma da bu sene imzalanmayarak Tatarları zor duruma
düşürdü. Moskova’da Kazan Hanlığını yıkan (1552) Korkunç İvan’ın heykeli kondu.
Rus halkında Stalin’e muhabbet artarken, Stalinizm kurbanları unutuluyor.
Bauman sokağına Süyümbike adını vermeyi engellediler.
Belki bu sembolik şeylere şikâyet yerine
Yüksek Sovyet’te (parlamento) Tatarca konuşmaya başlamak gerekmektedir. Ufacık
Taymır halkı özerklik statülerinin yeniden kazanmak için referandum yapılmasını
talep etmektedir. Belki Tatarlar da kendi tarihi köklerini hatırlamaya
başlarlar. Biliyorum bütün bunlar İngilizlerin tabiri ile (wishful thinking
)”hayalperest düşüncelerdir”.
Tatar dilini muhafaza konusunu 7
Ağustos’ta Tataristan Yazarlar Birliğinde de konuştuk ve ümitsizliğe kapılmam
kararı aldık.
Tataristan’da hiçbir şeyin, bilhassa
siyasi yöneticiler ve yüksek memurlar safında, değişmediğini gördüm.
İki yıldan sonra geldiğim Kazan’da
siyasi yöneticiler ve yüksek memurlar safında, herhangi bir değişiklik
görmedim. 27 yıldır aynı görevi işgal edenler hala mevcut. Gıybet, dedikodu,
iftira, rakiplerini suçlama ve küçümseme gündemden düşmemiş. Rüşvet, irtikâp,
adam kayırma, akrabaları kollama ve yüceltmenin mevcudiyetini herkes biliyor,
ancak kimse bundan açıkça bahsedemiyor. En basit sebebi ülkede demokrasi
olmamasından kaynaklanıyor. Buna rağmen halkın bir kısmı ne olup bittiğini
görüyor.
Özet: Kurultay bir hayli insana bayram
oldu, ancak belki de bu sonuncusu idi. Çünkü Moskova da boş oturmuyor, iktidara
yerleştirdiği şahısları, yabancı ülkelerde ise ”Avrupa Tatarları Alyansı” (son
çeyrek asırda Rusya’dan göçenler için) gibi örgütleri ile Tatarları kontrol
altında tutmaya gayret ediyor.
11 Ağustos 2017
Makale / röportajın Tatarca orijnali: http://www.azatliq.org/a/28669845.htlm